بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ٱلْقَارِعَةُ ﴿١

Felaket kapısını çalacak olan,

— İbni Kesir

Yürekleri hoplatan büyük felaket!

— Diyanet İşleri

Felâket kapısını çalacak olan (kıyamet).

— Hasan Basri Çantay

Gürültü koparacak olan,

— Seyyid Kutub

مَا ٱلْقَارِعَةُ ﴿٢

Nedir o felaket kapısını çalacak olan?

— İbni Kesir

Nedir o yürekleri hoplatan büyük felaket?

— Diyanet İşleri

Nedir o felâket kapısını çalacak (kıyamet)?

— Hasan Basri Çantay

Nedir o gürültü koparacak olan,

— Seyyid Kutub

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْقَارِعَةُ ﴿٣

Ne bildirdi ki sana; nedir o karia?

— Elmalılı Hamdi Yazır

O felaket kapısını çalacak olanın ne olduğunu bilir misin sen?

— İbni Kesir

Yürekleri hoplatan büyük felaketin ne olduğunu sen ne bileceksin?

— Diyanet İşleri

O felâket kapısını çalacak (kıyametin dehşet ve azametin) sana bildiren nedir?

— Hasan Basri Çantay

O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen nereden bileceksin?

— Seyyid Kutub

يَوْمَ يَكُونُ ٱلنَّاسُ كَٱلْفَرَاشِ ٱلْمَبْثُوثِ ﴿٤

O gün ki nâs çırpınıp yayılan pervaneler gibi olacak.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; insanlar yaygın pervaneye dönecekler.

— İbni Kesir

O gün insanlar, her biri bir tarafa uçuşan küçük kelebekler gibi olacaktır.

— Diyanet İşleri

O gün insanlar yaygın (ve salgın) pervaneler gibi olacak.

— Hasan Basri Çantay

O gün insanlar yayılmış pervane gibi olurlar.

— Seyyid Kutub

وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ٱلْمَنفُوشِ ﴿٥

Dağlar da didilmiş elvan yünler gibi atılacaktır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dağlar; atılmış renkli yünler gibi olacak.

— İbni Kesir

Dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır.

— Diyanet İşleri

dağlar atılmış renkli yünler gibi olacak.

— Hasan Basri Çantay

Dağlar atılmış renkli yün gibi olurlar.

— Seyyid Kutub

فَأَمَّا مَن ثَقُلَتْ مَوَٰزِينُهُۥ ﴿٦

İşte o vakit mizanları ağır basan kimse.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ama kimin tartıları ağır gelirse;

— İbni Kesir

İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse,

— Diyanet İşleri

İşte (o gün) kimin tartıları ağır gelirse,

— Hasan Basri Çantay

Kimin tartıları ağır gelirse,

— Seyyid Kutub

فَهُوَ فِى عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ ﴿٧

O artık hoşnud bir hayattadır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O, hoş bir hayat içindedir.

— İbni Kesir

Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.

— Diyanet İşleri

artık o hoşnuud (olacağı) bir yaşayışdadır.

— Hasan Basri Çantay

O hoş bir hayat içinde olur,

— Seyyid Kutub

وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَٰزِينُهُۥ ﴿٨

Fakat mizanları hafif gelen kimse.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ama kimin de tartıları hafif gelirse;

— İbni Kesir

Ama kimin de tartıları hafif gelirse,

— Diyanet İşleri

Amma kimin de tartıları hafif gelirse,

— Hasan Basri Çantay

Kimin tartıları hafif gelirse,

— Seyyid Kutub

فَأُمُّهُۥ هَاوِيَةٌ ﴿٩

O vakit onun anası haviyedir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Artık onun da durağı Haviye'dir.

— İbni Kesir

İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye’dir.

— Diyanet İşleri

artık onun anası «Hâviye» (uçurum) dur.

— Hasan Basri Çantay

Onların yeri, (haviye) çukurdur,

— Seyyid Kutub

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا هِيَهْ ﴿١٠

Ve bildin mi haviye nedir?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onun ne olduğunu bilir misin sen?

— İbni Kesir

Sen Hâviye’nin ne olduğunu ne bileceksin?

— Diyanet İşleri

Onun mâhiyyetini sana bildiren nedir?

— Hasan Basri Çantay

Onun ne olduğunu sen nereden bileceksin?

— Seyyid Kutub

AYARLAR