بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

لَا يَرْقُبُونَ فِى مُؤْمِنٍ إِلًّا وَلَا ذِمَّةًۚ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُعْتَدُونَ ﴿١٠

Bir mü'min hakkında ne bir yemin gözetirler ne bir zimmet, bunlar öyle mütecavizler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar, hiç bir mü'min hakkında bir vecibe veya yemin gözetmezler. İşte onlar, haddi aşanların kendileridir.

— İbni Kesir

Bir mü’min hakkında ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirler. İşte onlar taşkınlık yapanların ta kendileridir.

— Diyanet İşleri

Onlar bir mü'min hakkında ne bir yemîn, ne de bir vecîbe gözetib tanımazlar. Onlar taşkınların ta kendileridir.

— Hasan Basri Çantay

Onlar bir mümine karşı ne and ve ne de yükümlülük gözetirler. Onlar saldırganların ta kendileridirler.

— Seyyid Kutub

AYARLAR