بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلْعَٰدِيَٰتِ ضَبْحًا ﴿١

Andolsun o harıl harıl koşan (at) lara,

— Hasan Basri Çantay

فَٱلْمُورِيَٰتِ قَدْحًا ﴿٢

o (tırnaklarıyle) çakarak ateş çıkaran (on) lara,

— Hasan Basri Çantay

فَٱلْمُغِيرَٰتِ صُبْحًا ﴿٣

sabahlayın baskın yapanlara,

— Hasan Basri Çantay

فَأَثَرْنَ بِهِۦ نَقْعًا ﴿٤

derken orada (ayaklarıyle) toz koparanlara,

— Hasan Basri Çantay

فَوَسَطْنَ بِهِۦ جَمْعًا ﴿٥

Bununla bir topluluğun tâ ortasına girenlere (ya'nî atlara) ki,

— Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لِرَبِّهِۦ لَكَنُودٌ ﴿٦

muhakkak insan Rabbine karşı çok nankördür.

— Hasan Basri Çantay

وَإِنَّهُۥ عَلَىٰ ذَٰلِكَ لَشَهِيدٌ ﴿٧

Hiç şübhesiz O buna hakkıyle şâhiddir.

— Hasan Basri Çantay

وَإِنَّهُۥ لِحُبِّ ٱلْخَيْرِ لَشَدِيدٌ ﴿٨

Gerçek o, mal sevgisinden dolayı pek katıdır.

— Hasan Basri Çantay

أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِى ٱلْقُبُورِ ﴿٩

Haalâ o, (hakıykatı görüp) bilmeyecek mi, kabirlerin içindekiler (eşilib) çıkarıldığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَحُصِّلَ مَا فِى ٱلصُّدُورِ ﴿١٠

göğüslerde ne varsa onlar da derlenib toparlandığı (zaman)?

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR