بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

مَا ٱلْقَارِعَةُ ﴿٢

Nedir o yürekleri hoplatan büyük felaket?

— Diyanet İşleri

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْقَارِعَةُ ﴿٣

Yürekleri hoplatan büyük felaketin ne olduğunu sen ne bileceksin?

— Diyanet İşleri

يَوْمَ يَكُونُ ٱلنَّاسُ كَٱلْفَرَاشِ ٱلْمَبْثُوثِ ﴿٤

O gün insanlar, her biri bir tarafa uçuşan küçük kelebekler gibi olacaktır.

— Diyanet İşleri

وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ٱلْمَنفُوشِ ﴿٥

Dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır.

— Diyanet İşleri

فَأَمَّا مَن ثَقُلَتْ مَوَٰزِينُهُۥ ﴿٦

İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse,

— Diyanet İşleri

فَهُوَ فِى عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ ﴿٧

Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.

— Diyanet İşleri

وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَٰزِينُهُۥ ﴿٨

Ama kimin de tartıları hafif gelirse,

— Diyanet İşleri

فَأُمُّهُۥ هَاوِيَةٌ ﴿٩

İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye’dir.

— Diyanet İşleri

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا هِيَهْ ﴿١٠

Sen Hâviye’nin ne olduğunu ne bileceksin?

— Diyanet İşleri

نَارٌ حَامِيَةٌۢ ﴿١١

O, kızgın bir ateştir.

— Diyanet İşleri

AYARLAR