بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِن نَّشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ ءَايَةً فَظَلَّتْ أَعْنَٰقُهُمْ لَهَا خَٰضِعِينَ ﴿٤

Dilersek üzerlerine Semâ’dan bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğile kalır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَا يَأْتِيهِم مِّن ذِكْرٍ مِّنَ ٱلرَّحْمَٰنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُواْ عَنْهُ مُعْرِضِينَ ﴿٥

Bununla beraber Rahman’dan kendilerine yeni bir zikir gelmiyor ki ondan yüz çevirmiş olmasınlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَقَدْ كَذَّبُواْ فَسَيَأْتِيهِمْ أَنۢبَٰٓؤُاْ مَا كَانُواْ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ ﴿٦

Evet tekzib etmekteler, fakat onlara o istihza ettikleri şeyin müdhiş haberleri gelecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

أَوَلَمْ يَرَوْاْ إِلَى ٱلْأَرْضِ كَمْ أَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ ﴿٧

Arz’a bir bakmadılar da mı? biz onda her hoş çiftten ne kadar bitirmişiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٨

Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet var, hemde ekserîsi mü'min olmadı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ﴿٩

Ve şüphesiz ki Rabbin O öyle Azîz, öyle Rahîm.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذْ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱئْتِ ٱلْقَوْمَ ٱلظَّٰلِمِينَ ﴿١٠

Bir vakit de Rabbin, Musa’ya nidâ buyurdu: git o zalim kavme dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَوْمَ فِرْعَوْنَۚ أَلَا يَتَّقُونَ ﴿١١

Firavun kavmine, daha sakınmıyacaklar mı?

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ رَبِّ إِنِّىٓ أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ ﴿١٢

Ya Rab! dedi: doğrusu ben korkarım ki beni tekzib ederler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَيَضِيقُ صَدْرِى وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِى فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَٰرُونَ ﴿١٣

Ve göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûna da risalet ver.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَهُمْ عَلَىَّ ذَنۢبٌ فَأَخَافُ أَن يَقْتُلُونِ ﴿١٤

Hem onlara üzerinde bir günah var, ondan dolayı korkarım ki hemen beni öldürürler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR