بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

خَٰلِدِينَ فِيهَاۖ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقًّاۚ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ ﴿٩

İçlerinde muhalled olmak üzere onlar, hakkâ Allah’ın vaadi bu, ve Aziz odur Hakim O.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Orada devamlı kalırlar. Bu, Allah'ın hak vaadidir. Ve O; Aziz'dir, Hakim'dir.

— İbni Kesir

(8-9) Şüphesiz, iman edip salih amel işleyenler için içlerinde ebedî kalacakları Naîm cennetleri vardır. Allah, (bu konuda) gerçek bir vaadde bulunmuştur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

— Diyanet İşleri

(8-9) Hakıykat, îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar (yok mu?) Naıym cennetleri — kendileri içlerinde ebedî kalıcı olmak üzere — onlarındır. Bu, Allahın gerçek va'didir. O, yegâne gaalib, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.

— Hasan Basri Çantay

Orada ebedi olarak kalacaklardır. Bu, Allah'ın gerçek vaadidir. O güçlüdür, hakimdir.

— Seyyid Kutub

خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَاۖ وَأَلْقَىٰ فِى ٱلْأَرْضِ رَوَٰسِىَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍۚ وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ ﴿١٠

Gökleri direksiz yarattı onları görüyorsunuz arz’a da sizi çalkalar diye ağır baskılar bıraktı ve onda her bir hayvandan öretti, hem gökten bir su indirdik de her hoş çeşitten yetiştirdik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gökleri, gördüğünüz gibi direksiz olarak yaratmış, sizi sarsar diye yere ağır baskılar koymuş, orada her türlü canlıyı yaymıştır. Biz, gökten su indirip orada her sınıf bitkiler yetiştirmişizdir.

— İbni Kesir

Allah, gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. Gökten de yağmur indirip orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik.

— Diyanet İşleri

O, (şu) görüb durduğunuz gökleri direksiz yaratdı. Yere, sizi sarsar diye, ağır baskılar koydu. Orada (yerde) her bir canlıdan (nice çeşidler) yaydı. Biz gökden de su indirdik de (yerde) her sınıf (dan) güzel nebatlar yetişdirdik.

— Hasan Basri Çantay

Gökleri gördüğünüz gibi direksiz olarak yaratmış, sizi sarsar diye yere ağır baskılar koymuş, orada her türlü canlıyı yaymıştır. Gökten su indirip orada her sınıf güzel nebatlar yetiştirmişizdir.

— Seyyid Kutub

هَٰذَا خَلْقُ ٱللَّهِ فَأَرُونِى مَاذَا خَلَقَ ٱلَّذِينَ مِن دُونِهِۦۚ بَلِ ٱلظَّٰلِمُونَ فِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ ﴿١١

İşte bu Allah’ın yarattığı, haydi gösterin bana ondan berikiler ne yaratmış? Fakat o zalimler apaçık dalâl içindeler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu, Allah'ın yaratışıdır. Gösterin bakalım bana O'ndan başkalarının ne yarattığını? Hayır, zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.

— İbni Kesir

İşte Allah’ın yarattıkları! Haydi, Allah’ı bırakıp da taptıklarınızın yarattığını bana gösterin! Hayır, zalimler açık bir sapıklık içindedirler.

— Diyanet İşleri

İşte bu (nlar) Allahın yaratığıdır. Ondan başkasının ne yaratdığını haydi gösterin bana! Hayır, o zaalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.

— Hasan Basri Çantay

İşte bunlar Allah'ın yarattıklarıdır. O'ndan başkası ne yarattı? Doğrusu o zalimler, açık bir sapıklık içindedirler.

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ ءَاتَيْنَا لُقْمَٰنَ ٱلْحِكْمَةَ أَنِ ٱشْكُرْ لِلَّهِۚ وَمَن يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِۦۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِىٌّ حَمِيدٌ ﴿١٢

Şanım Hakk’ı için Lokman’a hikmet verdik ki şükret Allah’a, diye, ve her kim şükrederse kendi lehine eder, her kim de nankörlük ederse her halde Allah ganiydir, hamîddir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; Biz, Allah'a şükret diye Lokman'a hikmeti verdik. Kim şükrederse; ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de küfrederse; muhakkak ki Allah; Gani'dir, Hamid'dir.

— İbni Kesir

Andolsun, biz Lokmân’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.

— Diyanet İşleri

Andolsun ki biz Lukman'a, Allaha şükret diye (rek), hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendi fâidesi için şükreder. Kim de nankörlük ederse hiç şüphe yok ki Allah ganîdir (müstağnidir), her hamde o lâyıkdır.

— Hasan Basri Çantay

Andolsun ki, biz Lokman'a hikmet verdik. «Allah'a şükret» dedik, kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim nankörlük ederse bilsin ki, Allah zengindir, övülmeye lâyık olandır.

— Seyyid Kutub

وَإِذْ قَالَ لُقْمَٰنُ لِٱبْنِهِۦ وَهُوَ يَعِظُهُۥ يَٰبُنَىَّ لَا تُشْرِكْ بِٱللَّهِۖ إِنَّ ٱلشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ ﴿١٣

Hani Lokman da oğluna demişti: ona vaazediyordu: yavrum, Allah’a şirk koşma, çünkü şirk çok büyük bir zulümdür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hani Lokman; oğluna öğüt vererek demişti ki: Oğulcuğum; Allah'a şirk koşma, doğrusu şirk, büyük bir zulümdür.

— İbni Kesir

Hani Lokmân, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.”

— Diyanet İşleri

Hani Lukman, oğluna — o ona öğüd verirken — (şöyle) demişdi: «Oğulcağızım, Allaha ortak koşma. Çünkü şirk elbette büyük bir zulümdür».

— Hasan Basri Çantay

Lokman oğluna öğüt vererek; «Ey oğulcuğum! Allah'a ortak koşma, çünkü ortak koşmak, büyük bir zulümdür.»

— Seyyid Kutub

وَوَصَّيْنَا ٱلْإِنسَٰنَ بِوَٰلِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُۥ وَهْنًا عَلَىٰ وَهْنٍ وَفِصَٰلُهُۥ فِى عَامَيْنِ أَنِ ٱشْكُرْ لِى وَلِوَٰلِدَيْكَ إِلَىَّ ٱلْمَصِيرُ ﴿١٤

Gerçi insana ebeveynini de tavsiye ettik - anası onu zaaf, zaaf üstüne taşıdı, süt kesimi de iki sene içinde şükret diye bana ve anana babana, ki banadır geliş.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Biz insana, ana ve babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu zorluk üstüne zorlukla taşımıştı. Sütten ayrılması da iki yıl sürmüştür. Bana ve ana-babana şükret. Dönüş ancak Bana'dır.

— İbni Kesir

İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.”

— Diyanet İşleri

Biz insana ana ve babasını tavsiye etdik. Onun anası kendisini za'f üstüne za'f ile taşımışdır. Sütden ayrılması da iki yıl (sürmüşdür). «Bana ve ana ve babana şükret. Dönüşün ancak banadır» (dedik).

— Hasan Basri Çantay

Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Anası onu zayıflık üstüne zayıflık çekerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. Bana ve ana babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş Allah'adır.

— Seyyid Kutub

وَإِن جَٰهَدَاكَ عَلَىٰٓ أَن تُشْرِكَ بِى مَا لَيْسَ لَكَ بِهِۦ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَاۖ وَصَاحِبْهُمَا فِى ٱلدُّنْيَا مَعْرُوفًاۖ وَٱتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَىَّۚ ثُمَّ إِلَىَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿١٥

Bununla beraber o ikisi de sana sence hakkında bir ilim olmayan hiçi bana şerik koşturmağa uğraşırlarsa o vakit onlara itaat etme ve kendilerine dünyada maruf surette musahabet eyle de bana yüz tutanın yolunu tut, sonra dönüp bana geleceksiniz de ben size yaptıklarınızı haber vereceğim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şayet onlar seni körü körüne Bana şirk koşman için zorlarsa; onlara itaat etme ve dünya işlerinde onlarla iyi geçin Bana dönenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz yine Bana'dır. O zaman Ben, size yaptıklarınızı bildiririm.

— İbni Kesir

“Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.”

— Diyanet İşleri

Eğer onlar sence ilimde (yeri) olmadık her hangi bir şey'i bana eş tutman üzerinde seni zorlarlarsa kendilerine itaat etme. Onlarla dünyâda iyi geçin. Bana dönenlerin yoluna uy. Nihayet dönüşünüz ancak banadır. (O vakit) ben de size ne yapıyordunuz, haber veririm.

— Hasan Basri Çantay

Eğer onlar seni körü körüne bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme; dünya işlerinde onlarla iyi geçin, Allah'a yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz banadır. O zaman size yaptıklarınızı haber vereceğim.

— Seyyid Kutub

يَٰبُنَىَّ إِنَّهَآ إِن تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْ خَرْدَلٍ فَتَكُن فِى صَخْرَةٍ أَوْ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ أَوْ فِى ٱلْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا ٱللَّهُۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ ﴿١٦

Yavrum! haberin olsun ki yaptığın bir hardal danesi tartısı olsa da bir kaya içinde veya göklerde veya yerin dibinde gizlense Allah onu getirir mizanına kor, çünkü Allah lâtiftir, habîrdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Oğulcuğum; işlediğin şey bir hardal tanesi kadar da olsa, bir kayanın içinde veya göklerde, yahut yerin derinliklerinde de bulunsa, Allah onu getirir. Muhakkak ki Allah; Latif'tir, Habir'dir.

— İbni Kesir

(Lokmân, öğütlerine şöyle devam etti:) “Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.”

— Diyanet İşleri

«Oğulcağızım, hakıykat (yapdığın iyilik veya kötülük) bir hardal tanesi kadar olsa dahi, bir kaya içinde, ya göklerde, yahud yerin içinde (gizlenmiş) olsa bile Allah onu getirir, (meydana çıkarır ve hesabını görür). Çünkü Allah lâtıyfdir, hakkıyle haberdârdır».

— Hasan Basri Çantay

Lokman: «Oğulcuğum! Yaptığın iyi veya kötü iş, bir hardal tanesi ağırlığınca olsa ve bu bir kayanın içinde, göklerde veya yerde bulunsa, yine de Allah onu karşına getirir. Doğrusu Allah lâtiftir, haberdardır.

— Seyyid Kutub

يَٰبُنَىَّ أَقِمِ ٱلصَّلَوٰةَ وَأْمُرْ بِٱلْمَعْرُوفِ وَٱنْهَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَٱصْبِرْ عَلَىٰ مَآ أَصَابَكَۖ إِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ ٱلْأُمُورِ ﴿١٧

Yavrum! namazı kıl, maruf-u emir ve münkerden nehiy ve başına gelene sabr et, çünkü bunlar azmolunacak işlerdendir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Oğulcuğum; namaz kıl, iyiliği emret, kötülüğü önle. Başına gelene sabret. Doğrusu bunlar azmedilmeye değer şeylerdir.

— İbni Kesir

“Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.”

— Diyanet İşleri

«Oğulcağızım, namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten vaz geçirmiye çalış. Sana (bu emir ve nehiy sebebiyle) isaabet eden şeylere katlan. Çünkü bunlar kat'î suretde farzedilen umurdandır».

— Hasan Basri Çantay

Oğulcuğum namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçmeye çalış ve başına gelene sabret. Çünkü bunlar yapılması gereken işlerdir.

— Seyyid Kutub

وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِى ٱلْأَرْضِ مَرَحًاۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ ﴿١٨

Hem nâsa avurdunu şişirme ve yeryüzünde çalımla yürüme, çünkü Allah, öğüngen kurulganın hiç birini sevmez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İnsanları küçümseyip yüz çevirme. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Allah kendini beğenip böbürleneni şüphesiz ki hiç sevmez.

— İbni Kesir

“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.”

— Diyanet İşleri

«İnsanlardan (kibirlenib) yüzünü çevirme. Yer (yüzün) de şımarık yürüme. Zîrâ Allah her kibir taslayanı, kendini beğenib öğüneni sevmez».

— Hasan Basri Çantay

İnsanları küçümseyip yüz çevirme! Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Allah, kendini beğenmiş övünen kimseyi sevmez.

— Seyyid Kutub

وَٱقْصِدْ فِى مَشْيِكَ وَٱغْضُضْ مِن صَوْتِكَۚ إِنَّ أَنكَرَ ٱلْأَصْوَٰتِ لَصَوْتُ ٱلْحَمِيرِ ﴿١٩

Gidişinde mutedil ol, sesini pesden al, çünkü seslerin en beti her halde eşekler sesidir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yürüyüşünde tabii ol, sesini kıs. Şüphesiz ki seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.

— İbni Kesir

“Yürüyüşünde tabiî ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, şüphesiz eşeklerin sesidir!”

— Diyanet İşleri

«Yürüyüşünde mu'tedil ol. Sesini alçalt. Seslerin en çirkini, hakıykat, eşeklerin anırışıdır»!

— Hasan Basri Çantay

Yürüyüşünde tabii ol (ölçülü hareket et) sesini de kıs. Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR