بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ ﴿٧

O göklerin ve yerin ve bütün aralarındakilerin Rabb’idir ehl-i yakın olsanız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْىِۦ وَيُمِيتُۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿٨

Ondan başka Tanrı yoktur, hem diriltir hem öldürür, hem sizin Rabb’iniz hem de evvelki atalarınızın Rabb’i.

— Elmalılı Hamdi Yazır

بَلْ هُمْ فِى شَكٍّ يَلْعَبُونَ ﴿٩

Fakat onlar şekk içinde oynuyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَٱرْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِى ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٍ مُّبِينٍ ﴿١٠

O halde gözet o Semâ’nın açık bir duman ile geleceği günü.

— Elmalılı Hamdi Yazır

يَغْشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿١١

Ki nâsı saracaktır, bu bir elîm azâbdır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

رَّبَّنَا ٱكْشِفْ عَنَّا ٱلْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ ﴿١٢

Rabbenâ! bizden bu azâbı aç, çünkü biz mü'minleriz diyecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَآءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ ﴿١٣

Onlara düşünmek, ibret almak nerede? Kendilerine apaçık anlatan bir Resul geldi de.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ تَوَلَّوْاْ عَنْهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ ﴿١٤

Sonra ondan döndüler, öğretilmiş dediler, bir mecnun dediler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلْعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمْ عَآئِدُونَ ﴿١٥

Biz o azâbı biraz biraz açacağız, fakat siz yine döneceksiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

يَوْمَ نَبْطِشُ ٱلْبَطْشَةَ ٱلْكُبْرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ ﴿١٦

Amma o büyük satvetle sıkıvereceğimiz gün her halde biz intikam alacağız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَآءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ ﴿١٧

Celâlim Hakk’ı için onlardan evvel Firavun’un kavmini fitneye düşürdük, onlara da kerîm bir Resul gelmişti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR