بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنِّى مَغْلُوبٌ فَٱنتَصِرْ ﴿١٠

O da nihayet Rabbi’ne duâ etti, ben dedi, mağlûbum, hemen nusratını ver.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَفَتَحْنَآ أَبْوَٰبَ ٱلسَّمَآءِ بِمَآءٍ مُّنْهَمِرٍ ﴿١١

Bunun üzerine Göğün kapılarını açtık dökülen bir su ile şakır şakır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَفَجَّرْنَا ٱلْأَرْضَ عُيُونًا فَٱلْتَقَى ٱلْمَآءُ عَلَىٰٓ أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ ﴿١٢

Yeri de fışkırtık kaynaklar halinde, derken su birleşti bir emr üzerine ki olmuştu öyle mukadder.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَحَمَلْنَٰهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلْوَٰحٍ وَدُسُرٍ ﴿١٣

Onu ise taşıdık elvahlı ve kenetli bir hamule üzerinde ki akar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

تَجْرِى بِأَعْيُنِنَا جَزَآءً لِّمَن كَانَ كُفِرَ ﴿١٤

Nezaretimizle giderdi o nankörlük edilen zata bir mükâfat olarak.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَد تَّرَكْنَٰهَآ ءَايَةً فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ ﴿١٥

Celâlim Hakkı için bıraktık ta onu bir âyet olarak, fakat düşünen mi var?

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِى وَنُذُرِ ﴿١٦

Ki nasıl azâbım ve inzarlarım?

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا ٱلْقُرْءَانَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ ﴿١٧

Şanım namına Kur'an’ı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?

— Elmalılı Hamdi Yazır

كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِى وَنُذُرِ ﴿١٨

Tekzib etti de Âd nasıl oldu azâbım ve inzarlarım?

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّآ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِى يَوْمِ نَحْسٍ مُّسْتَمِرٍّ ﴿١٩

Çünkü salıverdik üzerlerine müstemirr, nühusetli bir günde bir soğuk rüzgâr ki sarsar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

تَنزِعُ ٱلنَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُّنقَعِرٍ ﴿٢٠

İnsanları kökünden devrilen hurma kütükleri gibi yolar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR