بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلسَّٰبِقُونَ ﴿١٠

İlerde sabikun, İşte o sabikun.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Önde olanlar da öncüdürler.

— İbni Kesir

(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

— Diyanet İşleri

Hayır yarışlarında tâ öne geçib kazananlar (a gelince:) onlar (orada da) öncüdürler.

— Hasan Basri Çantay

Ve öncüler, hep önden gidenler.

— Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلْمُقَرَّبُونَ ﴿١١

Onlar Allah’a yakındırlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte onlar en çok gözde olanlardır.

— İbni Kesir

(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

— Diyanet İşleri

İşte onlar (Allaha) en çok yaklaşdırılmış olanlardır.

— Hasan Basri Çantay

Onlar Allah'a yakındırlar.

— Seyyid Kutub

فِى جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ﴿١٢

Onlar naim cennetlerindedirler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Naim cennetlerindedirler.

— İbni Kesir

Onlar, Naîm cennetlerindedirler.

— Diyanet İşleri

Naıym cennetlerinde (dirler).

— Hasan Basri Çantay

Bol nimetli cennetlerdedirler.

— Seyyid Kutub

ثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿١٣

Bir çok evvelînden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bir çoğu öncekilerden,

— İbni Kesir

(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

— Diyanet İşleri

Bir çok (u) evvelki (ümmet) lerden,

— Hasan Basri Çantay

Çoğu öncü ümmetlerden,

— Seyyid Kutub

وَقَلِيلٌ مِّنَ ٱلْءَاخِرِينَ ﴿١٤

Biraz da âhirînden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Birazı da sonrakilerden.

— İbni Kesir

(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

— Diyanet İşleri

biraz (ı) da sonrakilerdendir.

— Hasan Basri Çantay

Birazı da sonrakilerdendir.

— Seyyid Kutub

عَلَىٰ سُرُرٍ مَّوْضُونَةٍ ﴿١٥

Murassa tahtlar üstünde.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Murassa tahtlar üzerindedirler.

— İbni Kesir

(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

— Diyanet İşleri

(Onlar) cevherlerle örülmüş tahtlar üzerindedirler,

— Hasan Basri Çantay

Altın işlemeli tahtlarda otururlar.

— Seyyid Kutub

مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَٰبِلِينَ ﴿١٦

Karşı karşıya kurulmuşlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Karşılıklı olarak üzerinde yaslanırlar.

— İbni Kesir

(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

— Diyanet İşleri

Üstlerinde karşı karşıya yaslanan (bahtiyar) lar olacak.

— Hasan Basri Çantay

Karşılıklı olarak bu tahtlara kurulurlar.

— Seyyid Kutub

يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَٰنٌ مُّخَلَّدُونَ ﴿١٧

Pırlanır etraflarında muhalled evlâdlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ölümsüz civanlar etraflarında dolaşırlar.

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

Ebedî (taze) lige mazhar edilmiş evlâdlar (hizmet için) etraflarında dolanırlar,

— Hasan Basri Çantay

Hiç ölmeyecek genç hizmetçiler aralarında dolaşır,

— Seyyid Kutub

بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ ﴿١٨

Kübler ve ibriklerle meiynden bir piyâle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Main'den büyük kaplarla, ibrikler ve kadehlerle.

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

«Maîn» (kaynağın) dan (dolu) büyük kablarla, ibriklerle ve kadehlerle.

— Hasan Basri Çantay

Gürül gürül akan bir çeşmeden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.

— Seyyid Kutub

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ ﴿١٩

Ne başları ağrıtılır ondan ne de erer zevâle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan baş ağrısına uğratılmayacakları gibi, akılları da giderilmez.

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

Ki bundan baş ağrısına uğratılmayacaklar) gibi akılları da giderilmez.

— Hasan Basri Çantay

Bu içki ne başlarını ağrıtır, ne de sarhoş eder.

— Seyyid Kutub

وَفَٰكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ﴿٢٠

Meyve beğendiklerinden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Beğenecekleri meyveler,

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

Beğeneceklerinden (türlü) meyve (ler),

— Hasan Basri Çantay

Hoşlarına giden meyvalarla,

— Seyyid Kutub

AYARLAR