بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلسَّٰبِقُونَ ﴿١٠

İlerde sabikun, İşte o sabikun.

— Elmalılı Hamdi Yazır

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلْمُقَرَّبُونَ ﴿١١

Onlar Allah’a yakındırlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فِى جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ﴿١٢

Onlar naim cennetlerindedirler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿١٣

Bir çok evvelînden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَقَلِيلٌ مِّنَ ٱلْءَاخِرِينَ ﴿١٤

Biraz da âhirînden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

عَلَىٰ سُرُرٍ مَّوْضُونَةٍ ﴿١٥

Murassa tahtlar üstünde.

— Elmalılı Hamdi Yazır

مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَٰبِلِينَ ﴿١٦

Karşı karşıya kurulmuşlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَٰنٌ مُّخَلَّدُونَ ﴿١٧

Pırlanır etraflarında muhalled evlâdlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ ﴿١٨

Kübler ve ibriklerle meiynden bir piyâle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ ﴿١٩

Ne başları ağrıtılır ondan ne de erer zevâle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَفَٰكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ﴿٢٠

Meyve beğendiklerinden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR