بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِذَا رُجَّتِ ٱلْأَرْضُ رَجًّا ﴿٤

Yer bir sarsılış sarsıldığı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yer; sarsıldıkça sarsıldığı;

— İbni Kesir

(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

— Diyanet İşleri

O zaman yer bir sarsıntı ile sarsılmışdır,

— Hasan Basri Çantay

Yeryüzü şiddetle sarsıldığı zaman.

— Seyyid Kutub

وَبُسَّتِ ٱلْجِبَالُ بَسًّا ﴿٥

Dağlar bir serpiliş serpildiği.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dağlar, ufalandıkça ufalandığı;

— İbni Kesir

(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

— Diyanet İşleri

dağlar didik didik parçalanmışdır,

— Hasan Basri Çantay

Dağlar paramparça olup,

— Seyyid Kutub

فَكَانَتْ هَبَآءً مُّنۢبَثًّا ﴿٦

Hepsi dağılıp berhevâ bir hebâ olduğu.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dağılmış toz haline geldiği zaman;

— İbni Kesir

(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

— Diyanet İşleri

derken (hepsi de) dağılmış, toz haaline gelmişdir.

— Hasan Basri Çantay

Toz halinde boşluğa dağıldığı zaman.

— Seyyid Kutub

وَكُنتُمْ أَزْوَٰجًا ثَلَٰثَةً ﴿٧

Siz de üç sınıf olduğunuz zaman.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Siz üç sınıf olmuşsunuzdur:

— İbni Kesir

(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

— Diyanet İşleri

Siz de (kıyâmetde) üç sınıf olmuşsunuzdur.

— Hasan Basri Çantay

Sizler üç gruba ayrıldığınız zaman.

— Seyyid Kutub

فَأَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ مَآ أَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ ﴿٨

Ki sağda "Ashabı meymene": Ne "Ashabı-meymene!".

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sağcılar; o sağcılar ne mutludurlar.

— İbni Kesir

Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir!

— Diyanet İşleri

Sağcılar (a gelince:) O sağcılar ne (mutlu) durlar!

— Hasan Basri Çantay

Defterleri sağdan verilenler. Ne mutlu onlara!

— Seyyid Kutub

وَأَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ مَآ أَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ ﴿٩

Solda "Ashabı meş'eme": Ne "Ashabı -meş'eme!".

— Elmalılı Hamdi Yazır

Solcular; o solcular ne bahtsızdırlar.

— İbni Kesir

Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!

— Diyanet İşleri

Solcular (a gelince:) O solcular ne (bedbaht) dırlar!

— Hasan Basri Çantay

Defterleri soldan verilenler. Vay gele başlarına!

— Seyyid Kutub

وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلسَّٰبِقُونَ ﴿١٠

İlerde sabikun, İşte o sabikun.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Önde olanlar da öncüdürler.

— İbni Kesir

(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

— Diyanet İşleri

Hayır yarışlarında tâ öne geçib kazananlar (a gelince:) onlar (orada da) öncüdürler.

— Hasan Basri Çantay

Ve öncüler, hep önden gidenler.

— Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلْمُقَرَّبُونَ ﴿١١

Onlar Allah’a yakındırlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte onlar en çok gözde olanlardır.

— İbni Kesir

(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

— Diyanet İşleri

İşte onlar (Allaha) en çok yaklaşdırılmış olanlardır.

— Hasan Basri Çantay

Onlar Allah'a yakındırlar.

— Seyyid Kutub

فِى جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ﴿١٢

Onlar naim cennetlerindedirler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Naim cennetlerindedirler.

— İbni Kesir

Onlar, Naîm cennetlerindedirler.

— Diyanet İşleri

Naıym cennetlerinde (dirler).

— Hasan Basri Çantay

Bol nimetli cennetlerdedirler.

— Seyyid Kutub

ثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿١٣

Bir çok evvelînden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bir çoğu öncekilerden,

— İbni Kesir

(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

— Diyanet İşleri

Bir çok (u) evvelki (ümmet) lerden,

— Hasan Basri Çantay

Çoğu öncü ümmetlerden,

— Seyyid Kutub

وَقَلِيلٌ مِّنَ ٱلْءَاخِرِينَ ﴿١٤

Biraz da âhirînden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Birazı da sonrakilerden.

— İbni Kesir

(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

— Diyanet İşleri

biraz (ı) da sonrakilerdendir.

— Hasan Basri Çantay

Birazı da sonrakilerdendir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR