بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

هُمُ ٱلَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنفِقُواْ عَلَىٰ مَنْ عِندَ رَسُولِ ٱللَّهِ حَتَّىٰ يَنفَضُّواْۗ وَلِلَّهِ خَزَآئِنُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَلَٰكِنَّ ٱلْمُنَٰفِقِينَ لَا يَفْقَهُونَ ﴿٧

Onlardır ki «Resulullâh’ın yanındakilere nafaka vermeyin tâki dağılsınlar» diyorlar. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ın’dır ve lâkin Münafıklar anlamazlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar öyle kimselerdir ki; Allah'ın peygamberinin yanında bulunanlar için hiç bir şey infak etmeyin de dağılıp gitsinler, derler. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Ama o münafıklar, bunu anlamazlar.

— İbni Kesir

Onlar, “Allah Resûlü’nün yanında bulunanlara (muhacirlere) bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler” diyenlerdir. Hâlbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar (bunu) anlamazlar.

— Diyanet İşleri

Onlar öyle kimselerdir ki «Allahın peygamberi nezdinde bulunan kimseleri beslemeyin. Tâki dağılıb gitsinler» diyorlardı. Halbuki göklerin ve yerin hazîneleri Allahındır. Fakat o münafıklar ince anlamazlar.

— Hasan Basri Çantay

Bunlar: «Allah'ın Peygamberinin yanında bulunanlara bir şey vermeyin de dağılıp gitsinler» diyen kimselerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar anlamazlar.

— Seyyid Kutub

يَقُولُونَ لَئِن رَّجَعْنَآ إِلَى ٱلْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ ٱلْأَعَزُّ مِنْهَا ٱلْأَذَلَّۚ وَلِلَّهِ ٱلْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِۦ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَٰكِنَّ ٱلْمُنَٰفِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٨

Diyorlarki: eğer Medîne’ye dönersek herhalde eazz olan oradan ezell olanı çıkaracaktır, halbuki izzet, Allah’ın ve Resul’ünün ve mü'minlerindir ve lâkin Münafıklar bilmezler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar; şayet Medine'ye dönersen, andolsun ki; şerefli ve kuvvetli olanlar, zayıf olanları oradan muhakkak çıkaracaktır, diyorlardı. Oysa izzet Allah' ın, Peygamberinin ve mü'minlerindir. Fakat münafıklar, bunu bilmezler.

— İbni Kesir

Onlar, “Andolsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı. Hâlbuki asıl üstünlük, ancak Allah’ın, Peygamberinin ve mü’minlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler.

— Diyanet İşleri

Onlar «Eğer Medîneye dönersek, andolsun, en şerefli ve kuvvetli olan (ımız) oradan en hakıyr (ve zaîf) olanı muhakkak çıkaracakdır» diyorlardı. Halbuki şeref, kuvvet ve gaalibiyyet Allahındır, peyğamberinindir, müminlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler.

— Hasan Basri Çantay

Diyorlar ki: «Andolsun, eğer Medine'ye dönersek şerefli olan, alçak olanı oradan mutlaka çıkaracaktır.» Şeref ancak Allah'ın, O'nun Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.

— Seyyid Kutub

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَٰلُكُمْ وَلَآ أَوْلَٰدُكُمْ عَن ذِكْرِ ٱللَّهِۚ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْخَٰسِرُونَ ﴿٩

Ey o bütün iman edenler! Sizleri ne mallarınız, ne evlâdlarınız Allah’ın zikrinden alıkoymasın ve her kim öyle yaparsa işte onlar husrana düşenlerdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler; mallarınız ve çocuklarınız, sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa; onlar, hüsrana uğrayanların kendileridir.

— İbni Kesir

Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

— Diyanet İşleri

Ey îman edenler, sizi ne mallarınız, ne evlâdlarınız Allahın zikrinden alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

— Hasan Basri Çantay

Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.

— Seyyid Kutub

وَأَنفِقُواْ مِن مَّا رَزَقْنَٰكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِىَ أَحَدَكُمُ ٱلْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَآ أَخَّرْتَنِىٓ إِلَىٰٓ أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُن مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ﴿١٠

Ve sizlere merzuk kıldığımız şeylerden infak yapın, her birinize ölüm gelmezden evvel ki sonra: «Ya Rabb’i! Beni yakın bir ecele kadar tehir eylesen de sadeka versem ve salihînden olsam» der.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Birinize ölüm gelip de; Rabbım, beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka versem ve salihlerden olsam, diyeceği zaman gelmezden evvel, size rızık olarak verdiğimizden infak edin.

— İbni Kesir

Herhangi birinize ölüm gelip de, “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.

— Diyanet İşleri

Herhangi birinize ölüm gelib de «Ey Rabbim, beni yakın bir müddete kadar gecikdirseydin de sadaka verib dursaydım, iyi adamlardan olsaydım» diyeceğinden evvel size rızk olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayın.

— Hasan Basri Çantay

Birinize ölüm gelip de: «Rabbim beni yakın bir süreye kadar ertelesen de, sadaka versem, iyilerden olsam» diyeceği zaman gelmezden önce, size verdiğimiz rızklardan sarf edin.

— Seyyid Kutub

وَلَن يُؤَخِّرَ ٱللَّهُ نَفْسًا إِذَا جَآءَ أَجَلُهَاۚ وَٱللَّهُ خَبِيرٌۢ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿١١

Halbuki Allah bir nefsi eceli geldiği zaman aslâ tehir buyurmaz ve her ne yaparsanız Allah habirdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Eceli gelince Allah; hiç bir nefsi asla geri bırakmaz. Ve Allah; işlediklerinizden haberdardır.

— İbni Kesir

Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

— Diyanet İşleri

Halbuki Allah hiçbir kimseyi, eceli gelince, asla geri bırakmaz. Allah, ne yaparsanız, hakkıyle haberdârdır.

— Hasan Basri Çantay

Allah, yaşama süresi dolduğu zaman hiçbir canı ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

— Seyyid Kutub

AYARLAR