بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قَالَ يَٰقَوْمِ إِنِّى لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ ﴿٢

Dedi ki: Ey kavmim, muhakkak ki ben sizi (başınıza gelecek azâbdan) apaçık korkutan bir peygamberim».

— Hasan Basri Çantay

أَنِ ٱعْبُدُواْ ٱللَّهَ وَٱتَّقُوهُ وَأَطِيعُونِ ﴿٣

«Allaha kulluk edin. Ondan korkun. Bana da itaat edin diye (gönderildim)».

— Hasan Basri Çantay

يَغْفِرْ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرْكُمْ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّىۚ إِنَّ أَجَلَ ٱللَّهِ إِذَا جَآءَ لَا يُؤَخَّرُۖ لَوْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٤

«Tâki (Allah) sizin günâhlarınızdan bir kısmını yarlığasın, sizi (azâbsız olarak) mukadder bir müddete kadar gecikdirsin. Şübhe yok ki Allahın (ta'yîn etdiği) müddet gelince geri bırakılmaz. Eğer bilseydiniz..».

— Hasan Basri Çantay

قَالَ رَبِّ إِنِّى دَعَوْتُ قَوْمِى لَيْلًا وَنَهَارًا ﴿٥

Dedi: «Ey Rabbim, ben kavmimi hakıykaten gece gündüz da'vet etdim».

— Hasan Basri Çantay

فَلَمْ يَزِدْهُمْ دُعَآءِىٓ إِلَّا فِرَارًا ﴿٦

«Fakat benim da'vetim (îmandan) kaçma (ların) dan başka (bir şey'i) artırmadı».

— Hasan Basri Çantay

وَإِنِّى كُلَّمَا دَعَوْتُهُمْ لِتَغْفِرَ لَهُمْ جَعَلُوٓاْ أَصَٰبِعَهُمْ فِىٓ ءَاذَانِهِمْ وَٱسْتَغْشَوْاْ ثِيَابَهُمْ وَأَصَرُّواْ وَٱسْتَكْبَرُواْ ٱسْتِكْبَارًا ﴿٧

«Hakıykat ben, Senin kendilerini yarlığaman için, onları ne zaman da'vet etdiysem parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler ayak dirediler, büyüklük tasladılar da tasladılar».

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ إِنِّى دَعَوْتُهُمْ جِهَارًا ﴿٨

«Sonra ben onları hakıykaten en yüksek ses (im) le çağırdım».

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ إِنِّىٓ أَعْلَنتُ لَهُمْ وَأَسْرَرْتُ لَهُمْ إِسْرَارًا ﴿٩

«Sonra da onları hem i'lân ederek da'vet etdim, hem kendilerine gizli gizli söyledim».

— Hasan Basri Çantay

فَقُلْتُ ٱسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ إِنَّهُۥ كَانَ غَفَّارًا ﴿١٠

«Artık, dedim, Rabbinizden mağfiret dileyin. Çünkü O, çok yarlığayıcıdır».

— Hasan Basri Çantay

يُرْسِلِ ٱلسَّمَآءَ عَلَيْكُم مِّدْرَارًا ﴿١١

«(O sayede) O, üstünüze bol yağmur salıverir».

— Hasan Basri Çantay

وَيُمْدِدْكُم بِأَمْوَٰلٍ وَبَنِينَ وَيَجْعَل لَّكُمْ جَنَّٰتٍ وَيَجْعَل لَّكُمْ أَنْهَٰرًا ﴿١٢

«Sizin mallarınızı, oğullarınızı da çoğaltır, size bağlar, bostanlar verir, size ırmaklar akıtır».

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR