بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَإِذَا ٱلْجِبَالُ نُسِفَتْ ﴿١٠

dağlar (yerinden koparılıb) savurulduğu zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلرُّسُلُ أُقِّتَتْ ﴿١١

peygamberlerin muayyen vakti geldiği zaman,

— Hasan Basri Çantay

لِأَىِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ ﴿١٢

(bu vakit) hangi güne gecikdirilmişdi?

— Hasan Basri Çantay

لِيَوْمِ ٱلْفَصْلِ ﴿١٣

(Her şey'i) ayırd edib hukûm verme gününe.

— Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا يَوْمُ ٱلْفَصْلِ ﴿١٤

Bu ayırd etme gününü (n ehemmiyyetini) sana hangi şey bildirdi?

— Hasan Basri Çantay

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٥

(Bunu) yalan sayanların o gün vay haline!

— Hasan Basri Çantay

أَلَمْ نُهْلِكِ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿١٦

Biz öncekileri (bu tekzîblerinden dolayı) helak etmedik mi?

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ ٱلْءَاخِرِينَ ﴿١٧

Sonra geridekileri de onların arkasına takacağız.

— Hasan Basri Çantay

كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِٱلْمُجْرِمِينَ ﴿١٨

Biz günahkârlara böyle yaparız.

— Hasan Basri Çantay

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٩

(Allahın âyetlerini ve peygamberlerini) yalan sayanların o gün vay haaline!

— Hasan Basri Çantay

أَلَمْ نَخْلُقكُّم مِّن مَّآءٍ مَّهِينٍ ﴿٢٠

Biz, sizi hakıyr bir sudan yaratmadık mı?

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR