بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

عُذْرًا أَوْ نُذْرًا ﴿٦

(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.

— Diyanet İşleri

إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَٰقِعٌ ﴿٧

(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.

— Diyanet İşleri

فَإِذَا ٱلنُّجُومُ طُمِسَتْ ﴿٨

Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman,

— Diyanet İşleri

وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ فُرِجَتْ ﴿٩

Gök yarıldığı zaman,

— Diyanet İşleri

وَإِذَا ٱلْجِبَالُ نُسِفَتْ ﴿١٠

Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman,

— Diyanet İşleri

وَإِذَا ٱلرُّسُلُ أُقِّتَتْ ﴿١١

Peygamberler için (ümmetlerine şahitlik etmek üzere) vakit belirlendiği zaman (kıyamet gerçekleşir).

— Diyanet İşleri

لِأَىِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ ﴿١٢

(Bu) hangi güne ertelenmiştir?

— Diyanet İşleri

لِيَوْمِ ٱلْفَصْلِ ﴿١٣

Hüküm ve ayırım gününe.

— Diyanet İşleri

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا يَوْمُ ٱلْفَصْلِ ﴿١٤

Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin.

— Diyanet İşleri

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٥

O gün vay yalanlayanların hâline!

— Diyanet İşleri

أَلَمْ نُهْلِكِ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿١٦

Biz öncekileri helâk etmedik mi?

— Diyanet İşleri

AYARLAR