بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَجَعَلْنَا ٱلَّيْلَ لِبَاسًا ﴿١٠

Geceyi örtü kıldık.

— Hasan Basri Çantay

وَجَعَلْنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشًا ﴿١١

Gündüzü maişet vakti yapdık.

— Hasan Basri Çantay

وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا ﴿١٢

Üstünüze sağlam sağlam yedi (gök) bina etdik.

— Hasan Basri Çantay

وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا ﴿١٣

(Ona) parıl parıl parıldayan bir kandil asdık.

— Hasan Basri Çantay

وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلْمُعْصِرَٰتِ مَآءً ثَجَّاجًا ﴿١٤

O sıkıcı mengenelerden de şarıl şarıl su indirdik,

— Hasan Basri Çantay

لِّنُخْرِجَ بِهِۦ حَبًّا وَنَبَاتًا ﴿١٥

(15-16) Onunla dâne, nebat ve (ağadan birbirine) sarmaşmış bağçeler çıkaralım diye.

— Hasan Basri Çantay

وَجَنَّٰتٍ أَلْفَافًا ﴿١٦

(15-16) Onunla dâne, nebat ve (ağadan birbirine) sarmaşmış bağçeler çıkaralım diye.

— Hasan Basri Çantay

إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ كَانَ مِيقَٰتًا ﴿١٧

Şübhe yok ki o (hak ile batılı) ayırd etme ve hukûm verme günü ta'yîn edilmiş bir vakıtdır,

— Hasan Basri Çantay

يَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا ﴿١٨

o gün «Suur» a üfürülecek de hepiniz bölük bölük geleceksiniz,

— Hasan Basri Çantay

وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ أَبْوَٰبًا ﴿١٩

(o gün) gök açılmış, kapı kapı olmuş,

— Hasan Basri Çantay

وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا ﴿٢٠

dağlar (yerlerinden koparılıb) yürütülmüş, bir serab haaline gelmişdir.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR