بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ٱلَّذِى هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ ﴿٣

(2-3) Hakkında ihtilâf edici oldukları o büyük haberi (mi)?

— Hasan Basri Çantay

كَلَّا سَيَعْلَمُونَ ﴿٤

Hayır (ihtilâfa ve soruşdurmıya hacet yok), ileride (onu) bilecekler.

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ ﴿٥

Yine hayır, ileride bilecekler onlar.

— Hasan Basri Çantay

أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ مِهَٰدًا ﴿٦

(6-7) Biz yeri bir beşik, dağları kazıklar yapmadık mı?

— Hasan Basri Çantay

وَٱلْجِبَالَ أَوْتَادًا ﴿٧

(6-7) Biz yeri bir beşik, dağları kazıklar yapmadık mı?

— Hasan Basri Çantay

وَخَلَقْنَٰكُمْ أَزْوَٰجًا ﴿٨

Sizi çift çift yaratdık.

— Hasan Basri Çantay

وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا ﴿٩

Uykunuzu dinlenme yapdık.

— Hasan Basri Çantay

وَجَعَلْنَا ٱلَّيْلَ لِبَاسًا ﴿١٠

Geceyi örtü kıldık.

— Hasan Basri Çantay

وَجَعَلْنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشًا ﴿١١

Gündüzü maişet vakti yapdık.

— Hasan Basri Çantay

وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا ﴿١٢

Üstünüze sağlam sağlam yedi (gök) bina etdik.

— Hasan Basri Çantay

وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا ﴿١٣

(Ona) parıl parıl parıldayan bir kandil asdık.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR