بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلسَّٰبِحَٰتِ سَبْحًا ﴿٣

Andolsun yüzüp yüzüp gidenlere,

— Diyanet İşleri

فَٱلسَّٰبِقَٰتِ سَبْقًا ﴿٤

Derken, öne geçenlere,

— Diyanet İşleri

فَٱلْمُدَبِّرَٰتِ أَمْرًا ﴿٥

Nihayet işi çekip çevirenlere (ki, mutlaka tekrar diriltileceksiniz).

— Diyanet İşleri

يَوْمَ تَرْجُفُ ٱلرَّاجِفَةُ ﴿٦

(6-7) Büyük bir sarsıntının olacağı o günde o sarsıntıyı, peşinden gelen başka bir sarsıntı izleyecektir.

— Diyanet İşleri

تَتْبَعُهَا ٱلرَّادِفَةُ ﴿٧

(6-7) Büyük bir sarsıntının olacağı o günde o sarsıntıyı, peşinden gelen başka bir sarsıntı izleyecektir.

— Diyanet İşleri

قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ ﴿٨

O gün birtakım kalpler (tedirginlik içinde) şiddetle çarpacaktır.

— Diyanet İşleri

أَبْصَٰرُهَا خَٰشِعَةٌ ﴿٩

Onların gözleri (korku ile) inecektir.

— Diyanet İşleri

يَقُولُونَ أَءِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِى ٱلْحَافِرَةِ ﴿١٠

Şöyle derler: “Biz gerçekten gerisin geriye eski hâlimize mi döndürüleceğiz?”

— Diyanet İşleri

أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًا نَّخِرَةً ﴿١١

“Bizler çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?”

— Diyanet İşleri

قَالُواْ تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ ﴿١٢

“Öyle ise bu hüsran dolu bir dönüştür” dediler.

— Diyanet İşleri

فَإِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌ وَٰحِدَةٌ ﴿١٣

Hâlbuki o, bir haykırıştan (sûr’un üfürülmesinden) ibarettir.

— Diyanet İşleri

AYARLAR