بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَأَمَّا مَن جَآءَكَ يَسْعَىٰ ﴿٨

Ve amma sana can atarak gelen.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ama sana koşarak gelen,

— İbni Kesir

(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

— Diyanet İşleri

Amma sana koşarak gelen kimse,

— Hasan Basri Çantay

Fakat koşarak sana gelene;

— Seyyid Kutub

وَهُوَ يَخْشَىٰ ﴿٩

Haşyet duyarak gelmişken.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki o, korkar durumdadır.

— İbni Kesir

(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

— Diyanet İşleri

o, (Allahdan) korkar bir (adam) olduğu halde,

— Hasan Basri Çantay

Allah'tan sakınarak gelmişken.

— Seyyid Kutub

فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّىٰ ﴿١٠

Sen ondan tegafül ediyorsun.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sen ona aldırmıyor, oyalanıyorsun.

— İbni Kesir

(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

— Diyanet İşleri

sen kendisini bırakıb da oyalanırsın.

— Hasan Basri Çantay

Sen onunla ilgilenmiyorsun!

— Seyyid Kutub

كَلَّآ إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ ﴿١١

Hayır hayır zinhar, çünkü o bir tezkiredir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sakın; çünkü bu, bir öğüttür.

— İbni Kesir

Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.

— Diyanet İşleri

Sakın (bir daha böyle yapma Habîbim). Çünkü o (Kur'an) bir öğüddür.

— Hasan Basri Çantay

Asla olmaz böyle şey! Kur'an ayetleri birer hatırlatmadır öğüttür.

— Seyyid Kutub

فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ ﴿١٢

Şimdi onu dileyen tezekkür etsin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dileyen onu düşünüp öğüt alır.

— İbni Kesir

Dileyen ondan öğüt alır.

— Diyanet İşleri

Binâen'aleyh dileyen onu beller.

— Hasan Basri Çantay

Dileyen onu düşünüp öğüt alır.

— Seyyid Kutub

فِى صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ ﴿١٣

O kıymetli sahifelerde tekrim edilir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O, çok şerefli sahifelerdedir.

— İbni Kesir

(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

— Diyanet İşleri

(13-14) O, (Allah indinde) çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahîfelerdedir.

— Hasan Basri Çantay

Sahifeler içindedirler, değerli, şanlı.

— Seyyid Kutub

مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍۭ ﴿١٤

Yüksek tutulur mutahher (sahîfelerde).

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yüceltilmiş ve temizlenmiştir.

— İbni Kesir

(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

— Diyanet İşleri

(13-14) O, (Allah indinde) çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahîfelerdedir.

— Hasan Basri Çantay

Yükseltilen ve tertemiz tutulan (sahifeler)

— Seyyid Kutub

بِأَيْدِى سَفَرَةٍ ﴿١٥

Sefere ellerinde.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Katiblerin elleriyle.

— İbni Kesir

(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

— Diyanet İşleri

(15-16) Kıymetli, sevgili, takva saahibi kâtiblerin elleriyle (yazılmışdır).

— Hasan Basri Çantay

Taşıyıcıların ellerindedirler.

— Seyyid Kutub

كِرَامٍۭ بَرَرَةٍ ﴿١٦

Kiramı berabere.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kıymetli, saygıdeğer.

— İbni Kesir

(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

— Diyanet İşleri

(15-16) Kıymetli, sevgili, takva saahibi kâtiblerin elleriyle (yazılmışdır).

— Hasan Basri Çantay

(Allah'a göre) değerli ve çok iyi (yazıcı ve taşıyıcıların).

— Seyyid Kutub

قُتِلَ ٱلْإِنسَٰنُ مَآ أَكْفَرَهُۥ ﴿١٧

O kahrolası insan ne nankör şey.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Canı çıksın o insanın. Ne de nankördür o.

— İbni Kesir

Kahrolası (inkârcı) insan! Ne nankördür o!

— Diyanet İşleri

O kahredilesi insan, ne nankördür o!

— Hasan Basri Çantay

Kahrolası insan ne kadar da nankördür.

— Seyyid Kutub

مِنْ أَىِّ شَىْءٍ خَلَقَهُۥ ﴿١٨

O yaratan onu hangi şeyden yarattı?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Neden yaratmış onu?

— İbni Kesir

Allah, onu hangi şeyden yarattı?

— Diyanet İşleri

Onu (yaratan) hangi şeyden yaratdı?

— Hasan Basri Çantay

Allah onu hangi şeyden yarattı.

— Seyyid Kutub

AYARLAR