بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَإِذَا ٱلنُّجُومُ ٱنكَدَرَتْ ﴿٢

Yıldızlar (kararıb) düşdüğü zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلْجِبَالُ سُيِّرَتْ ﴿٣

Dağlar (yer yüzünden koparılıb) yürütüldüğü zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلْعِشَارُ عُطِّلَتْ ﴿٤

Gebe develer (başı boş) salıverildiği zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلْوُحُوشُ حُشِرَتْ ﴿٥

Vahşî hayvanlar bir araya toplandığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلْبِحَارُ سُجِّرَتْ ﴿٦

Denizler ateşlendiği zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلنُّفُوسُ زُوِّجَتْ ﴿٧

Ruuhlar çiftleşdiği zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلْمَوْءُۥدَةُ سُئِلَتْ ﴿٨

(8-9) Diri diri gömülen kızın hangi suç (ların) dan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman,

— Hasan Basri Çantay

بِأَىِّ ذَنۢبٍ قُتِلَتْ ﴿٩

(8-9) Diri diri gömülen kızın hangi suç (ların) dan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلصُّحُفُ نُشِرَتْ ﴿١٠

(Amel) defterler (i) açılıb yayıldığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ كُشِطَتْ ﴿١١

Gök (yerinden) koparıldığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلْجَحِيمُ سُعِّرَتْ ﴿١٢

O alevli ateş (cehernem) daha ziyâde kızışdırıldığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR