بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
ٱلَّذِى خَلَقَكَ فَسَوَّىٰكَ فَعَدَلَكَ ﴿٧﴾
(O Rabbine karşı) ki seni yaratan, sana (şu) salim uzuvlar (ı) veren, (onları birbirleriyle denk yapmak suretiyle) sana şu nizaam ve i'tidâli bahşedendir O.
فِىٓ أَىِّ صُورَةٍ مَّا شَآءَ رَكَّبَكَ ﴿٨﴾
Seni dilediği herhangi bir suretde terkîb edendir O.
كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِٱلدِّينِ ﴿٩﴾
Hayır (siz Allahın keremine de mağrur olmuyorsunuz). Bil'akis dîni yalan sayıyorsunuz.
وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَٰفِظِينَ ﴿١٠﴾
Halbuki sizin üstünüzde hakıykî bekçiler,
كِرَامًا كَٰتِبِينَ ﴿١١﴾
(Allah indinde) çok şerefli yazıcılar vardır,
يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ ﴿١٢﴾
Ki onlar ne yapıyorsanız bilirler.
إِنَّ ٱلْأَبْرَارَ لَفِى نَعِيمٍ ﴿١٣﴾
İyiler, hiç şübhesiz Naıym (cennetin) de,
وَإِنَّ ٱلْفُجَّارَ لَفِى جَحِيمٍ ﴿١٤﴾
Kötüler ise muhakkak alevli ateşdedirler.
يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ ٱلدِّينِ ﴿١٥﴾
Dîn (ceza) günü oraya gireceklerdir.
وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَآئِبِينَ ﴿١٦﴾
Ve onlar bundan ayrılanlar da değildir.
وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا يَوْمُ ٱلدِّينِ ﴿١٧﴾
O dîn günü nedir? (Bunu) sana hangi şey öğretdi?