بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

كَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلْفُجَّارِ لَفِى سِجِّينٍ ﴿٧

Sakın (hîleye sapmayın. Âhiret hisâbını unutmayın). Çünkü kötülerin kitabı muhakkak ki «Siccîn» dedir.

— Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا سِجِّينٌ ﴿٨

Sicciînin ne olduğunu sana hangi şey bildirdi?

— Hasan Basri Çantay

كِتَٰبٌ مَّرْقُومٌ ﴿٩

(O) yazılmış bir kitabdır.

— Hasan Basri Çantay

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٠

Yalan sayanların o gün vay haaline!

— Hasan Basri Çantay

ٱلَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ ٱلدِّينِ ﴿١١

ki onlar, o dîn gününü yalan saymakda olanlardır.

— Hasan Basri Çantay

وَمَا يُكَذِّبُ بِهِۦٓ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ ﴿١٢

Halbuki onu haddi aşkın ve taşkın, günâha düşkün olan her kişiden başkası yalan saymaz.

— Hasan Basri Çantay

إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿١٣

Onun karşısında âyetlerimiz okununca «Evvelkilerin masallarıdır» demişdir o.

— Hasan Basri Çantay

كَلَّاۖ بَلْۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِم مَّا كَانُواْ يَكْسِبُونَ ﴿١٤

Hayır (hakıykat öyle değil), bil'akis, onların kazanmakda oldukları (irtikâb edegeldikleri mâ'siyetler) kalblerini yenmiş (paslandırmış) dır.

— Hasan Basri Çantay

كَلَّآ إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّمَحْجُوبُونَ ﴿١٥

Hayır (inanmazlar) Şübhesiz ki onlar o gün Rableri (ni görmek) den kat'iyyen mahrumdurlar.

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُواْ ٱلْجَحِيمِ ﴿١٦

Sonra onlar muhakkak ve muhakkak o alevli cehenneme gireceklerdir.

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ﴿١٧

Sonra da (onlara) «İşte (bu azâb) sizin yalan saymakda devam etdiğiniz şeydir» denilecek.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR