بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ وَرَآءَ ظَهْرِهِۦ ﴿١٠

Ve amma kitabı "arkasında" verilen.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَسَوْفَ يَدْعُواْ ثُبُورًا ﴿١١

Helâk! Diye çağırır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا ﴿١٢

Ve Saire yaslanır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّهُۥ كَانَ فِىٓ أَهْلِهِۦ مَسْرُورًا ﴿١٣

Çünkü o ehlinde mesrur idi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّهُۥ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ ﴿١٤

Çünkü hiç inkılâb görmeyecek sanmıştı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

بَلَىٰٓ إِنَّ رَبَّهُۥ كَانَ بِهِۦ بَصِيرًا ﴿١٥

Hayır, çünkü Rabb’i onu gözetiyordu.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَآ أُقْسِمُ بِٱلشَّفَقِ ﴿١٦

Şimdi kasem ederim o şafağa.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱلَّيْلِ وَمَا وَسَقَ ﴿١٧

Ve geceye ve derlendiğine.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱلْقَمَرِ إِذَا ٱتَّسَقَ ﴿١٨

Ve derlendiği zaman o aya.

— Elmalılı Hamdi Yazır

لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ ﴿١٩

Ki sizler binip binip gececeksiniz elbette tabakadan tabakaya.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٢٠

O halde onlara ne var ki iman eylemezler?

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR