بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ ﴿٢﴾
(1-2) Gök yarıldığı, (yarılmakda da) Rabbini dinleyib boyun eğdiği zaman, ki gök zâten buna lâyık olarak yaratılmışdır.
وَإِذَا ٱلْأَرْضُ مُدَّتْ ﴿٣﴾
(3-4-5) yer uzatıldığı, içinde ne varsa atıb bomboş kaldığı, bu hususda da) Rabbini dinleyib boyun eğdiği zaman, ki yer zâten buna lâyık olarak yaratılmışdır, (herkes yapdığına kavuşacakdır).
وَأَلْقَتْ مَا فِيهَا وَتَخَلَّتْ ﴿٤﴾
(3-4-5) yer uzatıldığı, içinde ne varsa atıb bomboş kaldığı, bu hususda da) Rabbini dinleyib boyun eğdiği zaman, ki yer zâten buna lâyık olarak yaratılmışdır, (herkes yapdığına kavuşacakdır).
وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ ﴿٥﴾
(3-4-5) yer uzatıldığı, içinde ne varsa atıb bomboş kaldığı, bu hususda da) Rabbini dinleyib boyun eğdiği zaman, ki yer zâten buna lâyık olarak yaratılmışdır, (herkes yapdığına kavuşacakdır).
يَٰٓأَيُّهَا ٱلْإِنسَٰنُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَىٰ رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَٰقِيهِ ﴿٦﴾
Ey insan, hakıykat sen Rabbine (kavuşuncaya) kadar durmayıb didineceksin, nihayet Ona ulaşacaksın.
فَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ بِيَمِينِهِۦ ﴿٧﴾
O vakit (amel) kitabı sağ eline verilen kimseye gelince.
فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًا يَسِيرًا ﴿٨﴾
kolayca bir hisâb ile muhaasebe edilecek o,
وَيَنقَلِبُ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ مَسْرُورًا ﴿٩﴾
ehline de sevinçli dönecekdir.
وَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ وَرَآءَ ظَهْرِهِۦ ﴿١٠﴾
Amma kitabı arkasından verilen kimse,
فَسَوْفَ يَدْعُواْ ثُبُورًا ﴿١١﴾
derhal helakini temennî edecek,
وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا ﴿١٢﴾
o şiddetli ateşe (cehenneme) girecek.