بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ ﴿٦

Onlara, acı ve kötü kokulu bir dikenli bitkiden başka yiyecek yoktur.

— Diyanet İşleri

لَّا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِى مِن جُوعٍ ﴿٧

O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.

— Diyanet İşleri

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ ﴿٨

O gün birtakım yüzler vardır ki, nimet içinde mutludurlar.

— Diyanet İşleri

لِّسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ ﴿٩

Yaptıklarından dolayı hoşnutturlar.

— Diyanet İşleri

فِى جَنَّةٍ عَالِيَةٍ ﴿١٠

Yüksek bir cennettedirler.

— Diyanet İşleri

لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَٰغِيَةً ﴿١١

Orada hiçbir boş söz işitmezler.

— Diyanet İşleri

فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ ﴿١٢

Orada akan bir kaynak vardır.

— Diyanet İşleri

فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ ﴿١٣

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

— Diyanet İşleri

وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ ﴿١٤

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

— Diyanet İşleri

وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ ﴿١٥

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

— Diyanet İşleri

وَزَرَابِىُّ مَبْثُوثَةٌ ﴿١٦

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

— Diyanet İşleri

AYARLAR