بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلسَّمَآءِ وَمَا بَنَىٰهَا ﴿٥

Göğe ve onu bina edene andolsun,

— Diyanet İşleri

وَٱلْأَرْضِ وَمَا طَحَىٰهَا ﴿٦

Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,

— Diyanet İşleri

وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّىٰهَا ﴿٧

(7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

— Diyanet İşleri

فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَىٰهَا ﴿٨

(7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

— Diyanet İşleri

قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّىٰهَا ﴿٩

(7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

— Diyanet İşleri

وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا ﴿١٠

Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.

— Diyanet İşleri

كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَىٰهَآ ﴿١١

Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı.

— Diyanet İşleri

إِذِ ٱنۢبَعَثَ أَشْقَىٰهَا ﴿١٢

Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı.

— Diyanet İşleri

فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ ٱللَّهِ نَاقَةَ ٱللَّهِ وَسُقْيَٰهَا ﴿١٣

Allah’ın Resûlü de onlara şöyle demişti: “Allah’ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun.”

— Diyanet İşleri

فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنۢبِهِمْ فَسَوَّىٰهَا ﴿١٤

Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti.

— Diyanet İşleri

وَلَا يَخَافُ عُقْبَٰهَا ﴿١٥

Allah, bunun sonucundan çekinmez de!

— Diyanet İşleri

AYARLAR