بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَإِذَا لَقِيتُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَضَرْبَ ٱلرِّقَابِ حَتَّىٰٓ إِذَآ أَثْخَنتُمُوهُمْ فَشُدُّواْ ٱلْوَثَاقَ فَإِمَّا مَنًّۢا بَعْدُ وَإِمَّا فِدَآءً حَتَّىٰ تَضَعَ ٱلْحَرْبُ أَوْزَارَهَاۚ ذَٰلِكَ وَلَوْ يَشَآءُ ٱللَّهُ لَٱنتَصَرَ مِنْهُمْ وَلَٰكِن لِّيَبْلُوَاْ بَعْضَكُم بِبَعْضٍۗ وَٱلَّذِينَ قُتِلُواْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَلَن يُضِلَّ أَعْمَٰلَهُمْ ﴿٤

Onun için küfredenlerle muharebeye tutuştunuz mu hemen boyunlarını vurmaya bakın, tâ kuvetlerini derinden kırıp tepeleyinceye kadar, o vakit de bağı sıkı basın, ondan sonra da ya azâd ya fidye, ta harb ağırlıklarını atana kadar, bu böyle, gerçi Allah dilese elbette onlardan öc alıverir ve lâkin sizi yekdiğerinizle imtihan edecek; Allah yolunda katledilenlere gelince amellerini aslâ boşa gidermez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse küfredenlerle karşılaştığınızda hemen boyunlarını vurun. Nihayet onları sindirince, bağı sıkı basın. Sonra da ya bir lütuf veya bir fidye. Yeter ki harb hazırlıklarını bıraksın. Eğer Allah, dileseydi; onlardan elbette intikam alırdı. Fakat kiminizi kiminizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince; Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.

— İbni Kesir

(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.

— Diyanet İşleri

Onun için o küfredenlerle (muhaarebede) karşılaşdığınız vakit boyunlarını vurun. Nihayet onları mecalsiz bir haale getirdiğiniz zaman artık bağı sıkı tutun. (Ondan) sonra ise ya iyilik (yapın), yahud fidye (alın). Yeter ki harb (erbabı) ağırlıklarını bıraksın. (Emir) böyledir. Eğer Allah dileseydi onlardan (muhaarebesiz olarak da) elbet intikaam alırdı. Fakat (muhaarebeyi emr etmesi) sizi birbirinizle imtihan etmesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin amel (ve hizmet) lerini asla boşa çıkarmaz O.

— Hasan Basri Çantay

İnkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (onları esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Allah dileseydi onlardan başka türlü de öç alabilirdi. Bunun öyle olması kiminizi kiminizle denemek içindir. Ancak kendi yolunda ölenlerin yaptıklarını boşa çıkarmaz.

— Seyyid Kutub

سَيَهْدِيهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْ ﴿٥

İleride onları muradlarına irdirir, ruhlarını şâd eder.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onları hidayete eriştirir ve durumlarını ıslah eder.

— İbni Kesir

Onları doğruya ve güzele erdirecek ve durumlarını düzeltecektir.

— Diyanet İşleri

Onlara muvaffakıyyet verir, hallerini iyileşdirir,

— Hasan Basri Çantay

Allah onları hidayete iletecek ve durumlarını düzeltecek.

— Seyyid Kutub

وَيُدْخِلُهُمُ ٱلْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ ﴿٦

Ve kendilerini cennete koyar, onu onlar için güzel kokularla donatmaktadır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onları kendilerine tanıttığı cennete sokar.

— İbni Kesir

Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır.

— Diyanet İşleri

onları, kendilerine tanıtdığı, cennete sokar.

— Hasan Basri Çantay

Onları dünyada iken tanıttığı cennete koyar.

— Seyyid Kutub

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِن تَنصُرُواْ ٱللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ ﴿٧

Ey o bütün iman edenler! eğer siz Allah’a yardım ederseniz O size nusrat verir ve ayaklarınızı kaydırmaz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler; siz Allah'a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sebatınızı arttırır.

— İbni Kesir

Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.

— Diyanet İşleri

Ey îmân edenler, siz Allah (ın dînine, Onun peygamberi zîşânın) a yardım ederseniz O da (düşmanınıza karşı) size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.

— Hasan Basri Çantay

Ey inananlar! Siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَتَعْسًا لَّهُمْ وَأَضَلَّ أَعْمَٰلَهُمْ ﴿٨

Küfredenler ise yıkım onlara ne yapacaklarını şaşırtmaktadır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Küfredenlere gelince; onların hakkı yüzükoyun kapanmak. Allah, onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.

— İbni Kesir

İnkâr edenlere gelince, yıkım onlara! Allah, onların işlerini boşa çıkarmıştır.

— Diyanet İşleri

Küfredenler (e gelince): Onların hakkı yüzü koyun kapanmakdır. (Allah) onların amel (ve hizmet) lerini boşa çıkarmışdır.

— Hasan Basri Çantay

İnkar edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah, onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.

— Seyyid Kutub

ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَرِهُواْ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأَحْبَطَ أَعْمَٰلَهُمْ ﴿٩

Öyle, çünkü onlar Allah’ın indirdiğini hoşlanmamışlardır, o da onların bütün amellerini heder etmektedir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böyle. Çünkü onlar, Allah'ın indirdiğini çirkin görmüşlerdir. O da onların amellerini boşa çıkarmıştır.

— İbni Kesir

Bu, Allah’ın indirdiğini beğenmemeleri, bu sebeple de Allah’ın onların amellerini boşa çıkarmasındandır.

— Diyanet İşleri

Bunun sebebi şudur: Çünkü onlar Allahın indirdiğini çirkin görmüşlerdir. O da onların amellerini heder etmişdir.

— Hasan Basri Çantay

Bunun sebebi, Allah'ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah ta onların amellerini boşa çıkarmıştır.

— Seyyid Kutub

أَفَلَمْ يَسِيرُواْ فِى ٱلْأَرْضِ فَيَنظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْۚ دَمَّرَ ٱللَّهُ عَلَيْهِمْۖ وَلِلْكَٰفِرِينَ أَمْثَٰلُهَا ﴿١٠

Ya Yer yüzünde bir gezmediler mi? Baksalar a kendilerinden evvelkilerin akıbetleri ne olmuş? Allah üzerlerinden tedmir eylemiş, o kâfirlere de öylesi yaraşır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yeryüzünde dolaşmazlar mı, kendilerinden öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna baksınlar. Allah onları yere batırmıştır. Ve kafirlere de bunun benzeri vardır.

— İbni Kesir

Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Allah, onları yerle bir etmiştir. İnkâr edenlere de bu akıbetin benzerleri vardır.

— Diyanet İşleri

Onlar kendilerinden evvelkilerin sonuçlarının nice olduğuna bakmaları için yer (yüzün) de gezib dolaşmadılar mı? Allah onların kökünü kırmışdır. O kâfirlerin hakkı da bunun benzerleridir.

— Hasan Basri Çantay

Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Allah onları yere geçirmiştir; inkarcılara da onların başına gelenin benzerleri vardır.

— Seyyid Kutub

ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ مَوْلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَأَنَّ ٱلْكَٰفِرِينَ لَا مَوْلَىٰ لَهُمْ ﴿١١

Öyle, çünkü Allah iman edenlerin mevlâsıdır, kâfirlere gelince onlar için mevlâ yoktur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böyle. Çünkü Allah, imanetmiş olanların Mevla'sıdır. Kafirlere gelince; muhakkak ki onların mevlası yoktur.

— İbni Kesir

Bu, Allah’ın inananların yardımcısı olması, inkâr edenlerin ise, hiçbir yardımcısı bulunmamasından dolayıdır.

— Diyanet İşleri

Bunun sebebi şudur: Çünkü Allah şübhesiz iman edenlerin velîsi (yardımcısı) dır. Kâfirler (e gelince: hakıykaten) onların velîsi (yardımcısı) yokdur.

— Hasan Basri Çantay

Çünkü Allah inananların sahibidir. Kafirlerin ise sahibi yoktur.

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱللَّهَ يُدْخِلُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ جَنَّٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ ٱلْأَنْعَٰمُ وَٱلنَّارُ مَثْوًى لَّهُمْ ﴿١٢

Muhakkak ki Allah iman edip salih ameller işleyenleri altlarından ırmaklar akar cennetlere koyacaktır, küfredenler ise zevketmeğe bakarlar ve hayvanlar gibi yerler içerler, halbuki ateş ikametgâhı onların.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Allah iman edip salih amel işleyenleri altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Küfredenler ise, eğlenirler ve hayvanların yediği gibi yerler. Onları yeri de ateştir.

— İbni Kesir

Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.

— Diyanet İşleri

Şübhesiz ki Allah îman edib de iyi amel (ve hareket) edenleri altlarından ırmaklar akan, cennetlere sokar. Küfredenler (e gelince: —ki) onlar (dünyâda sâde) zevk-u safaa ederler, davarların yediği gibi yerler— onların yeri de ateşdir.

— Hasan Basri Çantay

Doğrusu Allah, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar, inkar edenler ise dünya hayatında zevklenirler, hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir.

— Seyyid Kutub

وَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ هِىَ أَشَدُّ قُوَّةً مِّن قَرْيَتِكَ ٱلَّتِىٓ أَخْرَجَتْكَ أَهْلَكْنَٰهُمْ فَلَا نَاصِرَ لَهُمْ ﴿١٣

Seni çıkaran karyenden daha kuvvetli ne karyeler vardı ki biz onları helâk ettik de onları kurtaran yok.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Nice kasabaları yok ettik ki; onlar, seni sürüp çıkaran kasabadan daha kuvvetli idiler. Ve onlara yardım eden de bulunmadı.

— İbni Kesir

(Ey Muhammed!) Seni çıkaran kendi memleket halkından daha güçlü nice memleket halkları vardı ki, biz onları helâk ettik. Onların hiçbir yardımcısı da olmadı.

— Diyanet İşleri

Biz nice memleket (ler halkını) ki (her biri) seni (içinden) çıkaran (öz) memleketinden daha çok kuvvetli idi — helak etdik. (O zaman) onların (selâmetine) hiçbir yardımcı da yokdu.

— Hasan Basri Çantay

Biz, halkı seni yurdundan çıkaran şehirden daha kuvvetli nice şehirleri yok ettik, fakat onlara bir yardım eden çıkmadı.

— Seyyid Kutub

أَفَمَن كَانَ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّهِۦ كَمَن زُيِّنَ لَهُۥ سُوٓءُ عَمَلِهِۦ وَٱتَّبَعُوٓاْ أَهْوَآءَهُم ﴿١٤

Şimdi Rabbi’nden bir beyyine üzerinde bulunan kimse hiç o kötü ameli kendine süslü gösterilmiş de hevâ ve hevesleri ardına düşmüş kimselere benzer mi?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbındab apaçık bir burhan üzerinde bulunan kimse; işlediği kötülükleri kendisine güzel gösterilen ve heveslerine uyanlar gibi midir?

— İbni Kesir

Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilen ve nefislerinin arzularına uyan kimseler gibi midir?

— Diyanet İşleri

Öyle ya, Rabbinden apaçık bir bürhan üzerinde bulunan kimse, o kötü amel (ve hareket) i kendisine süslü gösterilmiş hevâ (ye heves) lerine uymuş kimseler gibi midir?

— Hasan Basri Çantay

Rabbinin katından bir belgesi olan kimse, kötü işi kendisine güzel gösterilen ve kötü arzularına uyan kimse gibi olur mu?

— Seyyid Kutub

AYARLAR